GENÇLER; SİZLER GELECEKSİNİZ,

GENÇLER; SİZLER GELECEKSİNİZ,

GENÇLER; SİZLER GELECEKSİNİZ,

GELECEK SİZSİNİZ…

Siyasette yepyeni oluşumları sizler kurup, geleceğinizi belirlemede aktif söz sahibi olmanız gerekiyor.

Bu artık dünya gençleri için bir zorunluluk…

Neden mi zorunluluk? O kadar çok nedeni var ki…

Bunu dünyadan ve ülkemizden dikkat çekici birkaç örnek vererek anlatabilmek mümkün.

Örneğin ülkemizde geçmiş hükümetlerin sayesinde, çalışan insanların zorunlu sosyal sigortalılık süresini tamamlayınca emekliliğe 40-45-50 yaşında hak kazanan insanlar, şimdiki çalışan gençlerin kademeli olarak 25-27 sene zorunlu sigortalılık süresini bitireceği yaşta değil, 65-67 yaşında emekliliğe hak kazanmaları için alınan kararlara bu seneye kadar hiçbir itirazda bulunmadılar.

Hatta bu yasaları getiren iktidar partilerinin dışında kalan muhalefet partilerinden meclise giren milletvekillerinin de dişe dokunur ses getireni, kamuoyunda ses getirecek kadar gündeme getireni olmadı…

Halbuki kendileri 2 sene milletvekilliği yapıp ömür boyu milletvekili emekli maaşı alacaklar, hatta bunca senedir alıyorlar da.

Düşünsenize 4-5 senede bir yapılan seçimlerle milletvekili olan 600 kişi 2 senelik vekillik sonrası misler gibi ölene kadar emekli vekil maaşı alacak…

O vekillerin asili olan halkın çocuklarınaysa 65-67 yaşında emeklilik layık görüldü.

İşin ilginci, gençliğin anne, baba, dede ve nineleri de buna hiç itiraz etmedi, sessiz kaldı, çünkü geçmiş hükümetler sayesinde belirttiğim gibi uzun senelerdir tıkır tıkır emekli maaşını alıyorlar nasılsa, hiç mi düşünmezler yahu 20-25-30 senedir az-çok emekli maaşı alıyorum, yahu benim çocuğum, torunum 65-67 yaşına gelince emekli maaşı alabilecek, çok zor bir durum, biz ne yaptık, nasıl sessiz kaldık bu durumlara diye hiç mi iç geçirmez, kendilerini elleri ile aldıkları kararlardan dolayı kınamazlar?

Sanırım insanların kendini aldığı yada sessiz olmalarının neticesi olarak alınan kararlar yüzünden kendilerini kınamaları da artık tarih oldu…

Siz gençler de şimdi gençliğinize güvenerek emeklilik yaşını umursamıyor olabilirsiniz, zengin olma hedefleriniz, hayalleriniz vardır, kim bilir aman emekli maaşına mı kalacağım ben, gencim, güçlüyüm, çalışır, kazanır, birikim yaparım diye düşünebilirsiniz, bazılarımız da gençken böyle düşünüyordu belki ama zaman öyle çabuk akıp gidiyor ki, hayatın ne getireceği hiç belli olmuyor o nedenle hayatın gerçekleri ile karşı karşıya gelip bu konuda da keşkelere düşmemeniz için diğer tüm konularda olduğu gibi gelecek sizlerin geleceği olacağından dolayı kendi kaderinizi kendiniz belirlemek için siyasette aktif rol alın.

Hem bugün alınan kararlar 10-20 sene sonrasını etkileyecek kararlar oluyor, size bugün çıkart akayım cep telefonunu diyen kendini çok bilmiş sanan insanların hemen hemen çoğu bu dünyadan göçüp gitmiş olacak, bugünün kararlarının getireceği durumlarla 10-20 sene ve sonrasında sizler karşı karşıya kalacaksınız.

Bu nedenle kendi kaderinizi kendiniz belirlemek için siyasette aktif rol almalısınız.

Hatta siyaseti mevcut şekillenmiş siyasi partilerde yapmak yerine sağ, sol, şucu, bucu ayrımı yapmadan “Önce Vatan İçin” anlayışı ile ve ülkem için ben varsam, bizden sonraki gelecek genç kuşaklar için de iyi bir şeyler yaparsam Vatanım için faydalıyımdır anlayışını benimseyerek, yepyeni oluşumlarda bulunup, nasıl sevdiğiniz şarkılarda, müziklerde, konserlerde, birbirinizin size empoze edilen siyasi görüşünüzü bilmeden hep birlikte müziğin ritmine uyup eğlendiğiniz gibi bu defa ülkemiz için yeni oluşumlarla birlik olun.

Kimsenin size bu işe ömrünü vermiş tecrübeli politikacılar dururken tecrübesiz gençler ne yapabilir, ülke için kritik kararları nasıl alabilir eleştirilerine kulak bile asmayın, hep birlikte gördük tecrübeli politikacıların gençlerin geleceğini getirdiği günümüz koşullarını…

Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşında bir gençti, Mustafa Kemal 1915 senesinde Çanakkale Zaferinde henüz 33 yaşındayken Anafartalar Kahramanı oldu ve Samsun’a çıkıp Kurtuluş mücadelesini başlattığında 38 yaşında gençliğinin en verimli çağındaydı. Tüm gençliğini, ömrünü vatanına adayarak 57 yaşında aramızdan ayrılmıştı. O’nun günümüzde orta yaş olarak görülen bir yaşta bu dünyadan göçüp gitmesi, ömrünü dünün ve bugünün gençleri için yani “Önce Vatan” için durmaksızın çalışıp çabalamasından dolayıdır…

Hem dikkat çekmek gerekirse Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin geleceğini gençlere emanet ettiğini “Gençliğe Hitabesinde” net ve anlaşılır cümlelerle dile getirmişti…

Onun gibi büyük bir deha ancak gençliğin, kendi geleceği için alınacak kararlarda, kendilerinin söz sahibi olmalarının gerektiğine bu denli ciddiyetler vurgu yapabilirdi…

Ebedi yaşamda mekanı aydınlıklar/nurlar içinde iyilik ve güzelliklerle dolu olsun inşallah.

Gençler, bugün alınacak her karar sizin ömrünüzde yaşayacağınız hayat standartlarınızı, bağımsızlığınızı, hak ve özgürlüklerinizi belirleyecek kararlar olacaktır o halde bugün, sizin ve sizden sonrakilerin yarını için karar verici, uygulayıcı, plan program yapıcı sizler olun…

Dünyadaki kendi menfaatini düşünen politikacıların önce ülkeleri ırk, din, dil vb. gibi ayrımlar yaparak birbirlerine düşürme sonrada ülkeler içindeki insanların da şucu, bucu, diyerek birbirlerine düşman etme oyunlarını, insanların hak ve adaletten uzak emeğinin karşılığını almadan, başını ekonomik zorluklardan kaldıramadan, gelecek kaygısı içinde yaşamasına sebep olan şeytani planlarını al aşağı edin artık.

Dünyaya yön veren politikacıların çoğu; dinci, sağcı, solcu, kominist, milliyetçi rollerine bürünmüş birer oyunculardır.

Bunların talimat aldıkları üst akıl olarak gördükleri, paraya yön verenleri ne insan, ne hayvan, nede doğayı zerre kadar umursamazlar.

Onların birincil hedefinde, aklını kullanmayan cahil kalmış toplumlar için varsa yoksa kaos, bölünmeler, ötekileştirmeler, hak, adalet, özgürlük kısıtlamaları, ekonomik sömürüye devam ederek insanların gününü geçirebilme peşinde olduğu düzeni sürdürterek, her koşul ve şartta o ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını elde etmeyi hedefleyen, insanları hem sağlığından edip hem de ilaç satan, tüm yön verişlerinde sadece bir kazanmayla yetinmeyen, kazan + kazan + kazan peşinde olan ve hiç doymak bilmeyen şer güçlerdir.

Siz de sizden bir veya birkaç kuşak önceki büyüklerinizin yaptığı gibi dünyayı, geleceğinizi bunların kontrolüne mi bırakacaksınız?

Ülkelerdeki halkları bir düşünün…

İnsanlar kulağına hoş gelen müzikleri bir konserde hep birlikte çatışma, öfke olmadan nasıl izleyebiliyorlar?

Spor müsabakalarında, bazen en sert spor mücadelelerinde dahi, müsabaka bittiğinde rakibinin elini sıkıp veya sarılıp kutladığında bizlerin içinde de saygı ve sevgi hissiyatı olmuyor mu?

Veya sanatsal bir faaliyette, bilimsel bir faaliyette kim diğerinin ülkesi, dili, dini nedeniyle karşısındakini hor görüyor, oluyor mu böyle şeyler? Elbette olmuyor…

Neden tüm toplumları geren, birbirine hiddet, şiddet, öfke ve yeri geldiğinde öldürme arzusu doğuran insanlar politikacılardan çıkıyor?

Bunu iyi düşünmelisiniz.

Ülkeler arasında sporda, bilimde, sanatta, insanlara faydalı olacak iyi ve güzel işler yapmakta insanca yarışmakla ancak ülkelerin yönetiminde gençlerin söz sahibi olmasıyla mümkün olabilir…

Öyle bir sistem oluşturmanız gerekiyor ki, dünyaya yön veren güçlerin kontrolü altına içinizdekilerin giremeyeceği şekilde bir birlerinizi denetleyebileceğiniz nizamda sistem kurmak için kafa kafaya verip, istişareler yapmanız ve çok çalışmanız gerekiyor…

Dünyadaki her yaş grubundan insanlarında, kendilerinin hayatını felaketlere sürükleyen eski politikacılara destek vermek yerine gençlerin önünü açıp, desteklerini vermeleri gerekiyor…

Gençler, sizler geleceksiniz, gelecek sizsiniz…

 

 

 

 

 


Daha Fazlasını Görmek İçin Tıklayın